Sayıştay’ın 2019 yılı raporundaki verilere göre, “Stoklarda nohut varken, Türkiye’nin neden nohut ithal edildiğini” sorguladığımız basın açıklamamıza, TMO’dan gelen yanıtta, “TMO’nun hiçbir zaman nohut ithal etmediği belirtiliyor.
Kelime oyunu yapan TMO, bir taraftan TMO’nun nohut ithal etmediğini, diğer yandan özel sektörün nohut ithal ettiğini belirtiyor.
Burada sorgulanan konu, nohutun TMO ya da özel sektör tarafından ithal edilmesi değil, stoklarda çok miktarda nohut varken, neden ithal edildiğidir.
TMO şayet bir açıklama yapma gereği hissediyorsa; bu yıl üreticiden ne kadar buğday alındığını, üreticiden alınan buğdayın kaç liradan alındığını, 2020 yılında ithal edilen buğdayın miktarı ve yapılan ithalat neticesinde yurtdışına ne kadar döviz ödendiğini açıklasın…
Türkiye’de çok miktarda nohut stoku varken, yurtdışından nohut ithal edilmesinin yarattığı sorunların Sayıştay denetçileri tarafından belirlendiği ve bu konunun yantılıdığı rapor da aynen şöyle:
“Son iki yılda (2018-2019) iklim koşullarının uygun olması nohut üretiminin artmasında başlıca etken olmakla birlikte, Bakanlığın uyguladığı teşvik politikası da bu üretim artışını destekleyen diğer önemli etken olmuştur. Ancak TÜİK 2018 yılı verilerine göre ülke tüketiminin 465 bin ton olduğu dikkate alındığında, son iki yıl üretiminin, ülke tüketiminin çok üzerinde olduğu görülmektedir. Öte yandan 2018 yılı alımlarının henüz başlamadığı ilk 6 aylık dönemde (Arjantin, Meksika ve Hindistan’dan) 94 bin ton da ithalat yapılmış olması, nohut üretiminde ciddi bir arz fazlası sorunu çıkarmıştır. Nitekim TMO da bu durumdan etkilenmiş ve söz konusu üretim miktarlarının 2018/19 alım döneminde 96 bin tonunun, 2019/20 alım döneminde de 234 bin tonunun satın alınmış olması nedeniyle nohut stokları büyük bir artış göstermiştir.
TMO Yönetim Kurulu konuyla ilgili olarak yıl içerisinde iki karar almış, ilkinde (16.05.2019 tarih ve 11/52-5 sayılı karar) arz fazlası nedeniyle piyasa satış fiyatlarının gerilemiş olması ve ihraç fiyatlarının de düşük bir seyir izlemesi nedeniyle, mevcut nohut stoklarının sadece iç satış yoluyla eritilemeyeceği, bir yandan yüksek stokların muhafaza ve depolama sorun ve masrafları çıkarırken, diğer yandan da ihracat zorunluluğu nedeniyle görevlendirme bedellerinin söz konusu olabileceği, bu nedenle de Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan 40.000 tona kadar nohut ihracatı ile görevlendirme konusunda olur alındığı hususuna yer verilmiştir. Diğer kararda ise (18.11.2019 tarih ve 23/103-4 sayılı karar), son alımlarla birlikte nohut stoklarının 279 bin tona çıktığı, bakliyat stoklarının hububata göre daha kısa süreli olduğu, yapılan (Eylül 2019 itibariyle 90 bin ton) ülke ihracatına rağmen, piyasa şartlarının daha önceki kararda sözü edildiği biçimiyle sürmekte olduğu ve stok fazlasının ancak ihracat yoluyla çözümlenmesinin uygun olduğu ifade edilmiş;
“Halihazırda Kuruluşumuz tarafından doğrudan ihracata yönelik çalışmalar yapılmakla birlikte bakliyat ihracatının genellikle 20-25 tonluk konteynırlarda, azami 10-15 konteynırlık partiler halinde yapılıyor olması dikkate alındığında arz fazlası stoklarımızın tamamının sadece Kuruluşumuz tarafından doğrudan ihracat yoluyla değerlendirilmesinin uzun zaman alacağı, hububat ithalatı için de yoğun olarak kullanılan liman işyerlerimizin yükünü artıracağı, liman teslimi yapılacak ihracat maliyetinin taşıma ve elleçleme nedeniyle yüksek olacağı değerlendirilmektedir.
Yukarıda arz edilen hususlar çerçevesinde muhafaza güçlüğü ve süresi de dikkate alınarak eski yıl mahsulü stoklarımız öncelikli olmak üzere stoklarımızın değerlendirilmesi amacıyla bakliyat stoklarımızın ihraç kayıtlı olarak, alıcıların Kuruluşumuzdan peşin satın aldıkları ürünü yurt dışına ihraç etmek kaydıyla satınalınmasının uygun olacağı düşünülmektedir” denilerek, peşin bedelle ihraç kayıtlı satış hususu karara bağlanmıştır.
Bu arada, kısmen de olsa nohut stoklarının azaltılmasını sağlayacak bir gelişme olarak, 6 Kasım 2019 tarih ve 1745 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile “Suriye’de Yaşayan Sivil Halk Başta Olmak Üzere İhtiyaç Sahibi Diğer Ülkelere ve/veya Bu Ülkelerdeki İhtiyaç Sahiplerine Un ve Bakliyat Hibe Edilmesi Amacıyla Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün Görevlendirilmesine İlişkin Karar”ın yürürlüğe konulması uygun görülmüş ve Karar kapsamında 100.000 tona kadar ekmeklik buğdayın yanısıra, 10.000 tona kadar da nohut ve yeşil mercimeğin de bulunduğu görülmüştür.
Tarımsal üretimin iç ve dış talebe uygun olarak geliştirilmesi, verimlilik, ürün çeşitlendirilmesi ve uygulanacak desteklerin belirlenmesini içeren tarım politikasını yürütmek Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sorumluluğunda olmakla birlikte, özellikle hububat üretiminde ve son yıllarda fındığın yanı sıra nohut ve mercimek gibi bakliyat ürünlerinin alımında da en büyük alıcı durumunda olan TMO’nun da aynı sorumlulukla, ülke ihtiyacının ya da bir diğer ifadeyle iç talep ile dış dış talebin üzerinde üretimin söz konusu olduğu ürünlerde, giderek silo ve depoculuk faaliyetlerini ve kapasitesini daralttığı da dikkate alınarak, Bakanlık ile koordinasyon ve aşırı üretimi söz konusu olan ürünler yerine (örneğin nohut yerine, kimyon, mercimek, fasulye ya da börülce gibi) alternatif ürün üretimi ve desteği sağlanması konusunda girişimde bulunulması, tarımsal üreticinin mağdur ve ürünün de değerini bulması, ziyan olmaması ve TMO’nun da zarar görmemesi bakımından önem arz etmektedir.
Öneri:
Türkiye’nin yıllık ihtiyacının yarısı kadar nohut stoku bulunması, fire ve kısmi bozulmalar bakımından depolama ve muhafazasının da hububata göre daha zor olduğu dikkate alınarak, nohut stoklarının bir an önce satılarak azaltılması ile önümüzdeki dönemde alternatif ürün desteği sağlanması konusunda Tarım ve Orman Bakanlığı nezdinde girişimde bulunulması önerilir.”