Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Dünya Barış Günü olarak kabul edilen 1 Eylül 1939 yılından bu yana 82 yıl geçmesine rağmen dünyanın bir çok bölgesinde devam eden savaşlarda, çatışmalarda, kavgalarda insanların öldüğünü, gül benizlerin solduğunu vurguladı.
1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Adana Uğur Mumcu Meydanı’nda İnsan Hakları Derneği (İHD) öncülüğünde sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, oda ve dernekler ile sendikaların ortaklaşa düzenlediği ve CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi ile parti yönetici ve üyelerinin de katıldığı yürüyüş ve mitingde CHP Adana İl Örgütü adına konuşan Dr. Şevkin, “Dil, din renk, ırk ve sınıf farklılığımızın gerçek anlamda zenginliğimiz olduğunu anladığımız zaman; yanan ormanlarda yeşeren fidanlar gibi bu topraklarda umut yeniden yeşerecek” dedi.
“TÜRKİYE, 150. SIRADA!”
Türkiye’nin barış endeksi raporunda her yıl biraz daha kan kaybettiğini vurgulayan Dr. Şevkin, 2008’deki barış endeksinde 134. sırada olan Türkiye’nin 2020’de 150. sıraya gerilemesinin herkesin şapkasını önüne koyması gerektiğinin açık göstergesi olduğuna dikkat çekti.
Savaşsız, sömürüsüz, huzur ve barışın egemen olduğu bir dünyada, kaostan uzak, yoksulluğu sona ermiş bir Türkiye’de yaşamak istediklerine işaret eden Dr. Şevkin, şunları söyledi:
“Dünya Barış Günü amaçladığı sıfır şiddet politikası ile doğal olarak Türkiye’nin toplumsal huzur ve sosyal güvenlikteki eksikliklerini de akıllara getiriyor. Maalesef ülkemizde yaşayan insanlar her geçen gün mutsuzluk, endişe ve stres duygularını daha yoğun yaşıyor. Bu yoğun duygu devleti yöneten siyasi anlayışa olan güven duygusunu tamamen yok etmiş durumda. 163 ülkenin barışçıllık seviyesini ölçen 2020 Küresel Barış Endeksi’ne göre dünya genelinde barış azalmış durumda. Bakıyoruz; Türkiye ne yazık ki bu araştırmanın 150’nci sırasında yer alıyor. Türkiye, barış endeksi raporunda her yıl biraz daha kan kaybediyor. 2008’deki barış endeksinde 134. sırada olan Türkiye’nin 2020’de 150. sıraya gerilemesi herkesin şapkasını önüne koyması gerektiğinin açık göstergesidir. Türkiye’nin kadın-erkek eşitliğinde ise Zimbabve, Senegal, Etiyopya, İran, Suriye ve Mısır gibi ülkelerin gerisinde kaldığını söylemem gerekiyor. 134 ülke arasında 126’ncı sırada kalan kadınlarımız; ekonomik hayata katılım ve fırsat eşitliğinde 134 ülke arasında 131’inci sıradadır.
“TÜRKİYE, KADINI, AİLEYİ KORUYAMIYOR”
Kadını koruyan, aile içi şiddeti önleyen İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece ansızın, tek taraflı ve hukuksuzca çekilenler bilmelidir ki; bizzat Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, son 10 yılda öldürülen kadın sayısı yüzde 1400 artmıştır. Kadına yönelik şiddete sessiz kalmayacağız. Vicdan, akıl ve merhamet sahibi hiçbir insan da bu şiddete sessiz kalmamalıdır. Yanlış sosyal ve ekonomik politikalar, ötekileştirme, yalnızlaştırma ve kutuplaştırmanın bizzat hükümet eliyle yapıldığı güzel ülkemizde toplumun tüm kesimlerinin birlikte el ele omuz omuza yürümesi kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
Tüm dünyada ve ülkemizdeki her insan; milliyet gözetmeksizin ihtiyaç duyduğu temel kaynaklara, sosyal güvenliğe, refaha ve huzura kavuşabilmelidir. Herkes ama herkes barış içinde yaşama hakkına sahiptir. Dünyanın farklı bir çok bölgesinde süregelen savaşlardaki insan kıyımı artık sona ermelidir. Bu nedenledir ki savaşa inat barışı savunuyoruz. Victor Hugo’nun dediği gibi; barış, her şeyi hazmeden mutluluktur. Ne yeşil bir zeytin dalı gibi baharlık, ne de bir güvercin kanadı gibi hafiftir barış, bir bebeğin gülüşü gibi aydınlık, aşk kadar güçlüdür barış. Yurtta barış, dünyada barış.”