Bu ülkede kadını erkekten ayıran kırmızı çizgilerin sınırları her gün biraz daha genişliyor… Her gün bir kötü örnekle uyanıyor, kadına şiddetin meşrulaştığını görüyoruz..
Bir 8 Mart daha geldi..
Ne geçen yıldan farklı olacak ne de gelecek yıl şapkadan tavşan çıkacak..
Çağ dışı kalmış bir toplumda kadını çağdaşlaştırmaya çalışmak safdilliliktir..
Yine bir dolu hamasi söylemlerin içinde boğulup kalacağız..
Yine cek-cak ve vaatlerle avunacağız..
Sosyal hayatta ve siyasette hatta evimizde bile eşit haklara sahip olmadığımız gerçeği ile yüzleşmeye devam edeceğiz..
Bu günü kadınlar günü olarak kutlayan küçük beyinlere de çok gülüyorum..
Bir anma gününden ortaya çıka çıka bir kutlama günü çıkmış!..
Eşit işe eşit ücret istedikleri için yakılan kadınları anarak, verdikleri mücadeleyi devam ettirerek ilerlemek yerine sığ kutlamalarla geçirmek oldukça ironik..
Çünkü gün çalışan, emek veren, mücadelesi bitmeyen kadınların günü..
Şiddete, tacize, tecavüze maruz kalan, mobbing altında ezilen, eşit ücret alamayan, siyasette yeterli temsil edilemeyen kadınlar için çözüm üretecek, hayatlarına dokunacak kararları alamayan erkek egemen toplum kadınlara ne verebilir ki?..

Hala Kadına Şiddetin en yaygın olduğu, fuhuşa zorlandığı, cinayetlerin hızla arttığı, hayatı boyunca türlü suistimallere uğratıldığı, kadın haklarında bir arpa boyu kadar bile yol almadığı günümüzde Kadınlar Gününü kutlamanın ne derece samimi ve doğru olduğu hayli düşündürücü değil mi..?
Ya da biz hem döveriz, hem satarız, hem öldürürüz hem de kutlarız mı diyorlar…
Dilerim, Kadın Haklarına saygı duyulduğu cinayetlerin, şiddetlerin son bulduğu günün anlam ve öneminin layıkı ile taşıdığı 8 Mart Kadınlar Gününü Kutlarız..
Kadınlar kendileri hakkında karar alan erkekleri pasifize ederek kendi rotalarını çizmek, kendi kararlarını almak zorundadır..
Onların istediği gibi giyinen, onların istediği gibi davranan, onların yönettiği şekliyle kumanda edilebilen köle kadınlardan olmak istemiyorsanız baş kaldırın..
Çünkü kadınlar vardır..