Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, Türkiye’de küçük ve orta ölçekli işletmelerin banka ve finans şirketlerine 4 trilyon 372 milyar lirayı aşkın borcunun olduğunu söyledi. Aykırılık ve hukuksuzluk gerekçeleriyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bazı yasal düzenlemelerin AKP iktidarı tarafından tekrar Meclis’e getirilmesine de tepki gösteren Barut, iktidarı Anayasaya uygun davranmaya çağırdı.
“HUKUK DEVLETİNİN ÖNEMİ ORTADA”
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine CHP Grubu adına kürsüye çıkan CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, “Görüşülmekte olan kanun teklifi, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümlerin yeniden Meclis eliyle Anayasa’ya aykırı bir şekilde düzenlemesini içermektedir. Partimizin, yeni hükûmet sistemi kapsamında çıkarılan yetki kanununu araç edinerek tüm devlet teşkilatını hukuka aykırı olarak değiştiren, yedi yıldır tek adam rejiminin yürürlükte olan birçok hükmü, kanun hükmünde kararname yetkisinin sınırlarının aşılması ve hukuk devleti, mülkiyet hakkı, yasama yetkisinin devredilmezliği ilkeleri üzerinden savunarak iptal ettirdiği düşünüldüğünde, güçlü yasama organının ve hukuk devletinin önemi daha da net anlaşılabilecektir” dedi.
YANLIŞA KARŞI UYARILARINI YİNELEDİ
Anayasa Mahkemesi tarafından aykırılık ve hukuksuzluk gerekçeleriyle iptal edilen bazı düzenlemelerin tekrar yasa teklifiyle Meclis’e sunulmasına tepki gösteren Barut, “İptal edilen düzenlemeler sonrasında 2025 yılında yasama organı, bu kanun hükmündeki kararnamelerde yüzlerce hükmün yeniden yasalaşması için mesai yapacaktır. Bu da yasamanın gerçek toplumsal sorunları çözme ve verimli bir Meclis ve komisyon çalışması konusundaki endişeleri büyütebilecektir. 2018 yılında devlet teşkilatlanmasına ilişkin birçok hukuka aykırı ve yetki kanununun sınırlarını aşan düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından gecikmeli de olsa iptali nedeniyle komisyonlar yeni yılda kamu kurumlarının teşkilat, yetki, personel ve bütçeleri konusunda yasa çalışması yapmak zorunda kalacaktır” diye konuştu.
“İKTİDAR GÖRMEZDEN GELİYOR”
Meclis’e sunulan torba yasa teklifindeki 8 maddeden 7’sinin iptal edildiğini anımsatan Barut, şöyle devam etti:
“Bilimsel bağımsızlığının, üniversite özerkliğinin çöktüğü, TÜBİTAK’ta cemaatleşme ve siyasallaşmanın arttığı, üniversite-sanayi iş birliğinin sağlanmadığı bu dönemde ‘Biz nasıl yüksek teknolojiye dayalı ihracatı artırırız; biz sanayi, teknoloji iş birliğini nasıl kurarız?’ sorusu etrafında yoğunlaşılmalıdır. Anayasa Mahkemesi bu torba teklifteki 8 maddeden 7 maddesini 703 sayılı KHK kapsamında iptal etmiştir. KOSGEB ve TÜBİTAK teşkilatı, gelir ve giderleri, personel özlük haklarını düzenleyen hükümler Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini korumak için alınan yetki kanunuyla ilgisizdir, iktidar aldığı yetkinin sınırlarını aşmış, Meclisin yasa çıkarma görev ve yetkisine açıkça müdahale etmiş ve tüm bu alanları KHK’yle düzenlemeye kalkışmıştır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gerek 2023 ve 2024 yıllarındaki küresel ekonomik gelişmeler karşısında ülkemizin tutumunda gerekse 2025 bütçesine bakış açısında izlenen politikalardaki ana sorunları ise görmezden gelmiştir.”
“BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU”
TÜBİTAK’a ilişkin yasal düzenleme konusuna değinen Barut, “Teklifin 4’üncü maddesine bakıldığında, TÜBİTAK’ın vergi muafiyetine tabi olduğu hususlar Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun olarak kanun hükmünde kararnameleriyle değil, kanunla düzenlenmektedir. Yani mevcut düzenlemenin kanun yoluyla tekrarıdır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun olarak 5 Haziran 2025’te yürürlüğe girecektir; Buna, ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ derler. Anayasa Mahkemesinin kararlarını dışarıdan uzanan bir el yordamıyla yeniden Meclise getirmek ve Meclisi de hiçe sayıp kanunsuz kararlara imza attırmak neyin nesidir?” şeklinde konuştu.
“DESTEK DEĞİL ADETA KÖSTEK”
Girişimci, sanayici, esnaf ve işletmelere KOSGEB’in yeterli desteği vermediğini anlatan Barut, şunları kaydetti:
“Türkiye’de asıl sorunlar görmezden gelinirken TÜBİTAK bilimsellikten uzaklaştırılmış, KOSGEB sanayiciye ve KOBİ’lere destek aracı olmaktan da çıkmıştır. KOSGEB’in bütçesine önceden daha fazla pay ayrılıyor, daha verimli kullanılıyordu. Bugünlerde ise KOBİ’lerin bankalara 4 trilyon 372 milyar 181 milyon TL borcu var. Oysa bugün burada tacir, tüccar ve sanayicinin önünü açacak adımlar atmamız gerekiyordu. Ekonomimizin daha güçlü ve daha sürdürülebilir olması için her KOBİ’ye her zamankinden daha fazla destek vermesi gereken KOSGEB, KOBİ’lere destek aracı olmaktan çıkmış, âdeta köstek olmaya başlamıştır ve birtakım iktidar yanlılarının da âdeta çiftliği hâline gelmiştir. Maalesef durum budur. KOSGEB’in açılımına baktığınızda ‘Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığıdır’ diye geçer ve Türk Ticaret Kanunu’na tanımlı tüzel ve gerçek kişilerin buradan faydalanmasını amaçlar ama gelinen noktada maalesef KOSGEB’in esnafları ve küçük ölçekli işletmeleri desteklemediğini alenen ve açıkça görüyoruz. Bu kanun teklifinin doğru olmadığını belirtiyorum.”