İYİ Parti Adana Milletvekili Metanet Çulhaoğlu TBMM’deki konuşmasında “Ak Parti, Şanlı Ordumuzun içine siyaset sokmamalıdır” dedi.
TBMM Genel Kurulunda 223 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile bazı kanunlarda ve 375 sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair görüşülen kanun teklifi üzerine İyi Parti grubu adına söz alan Çulhaoğlu şunları kaydetti:
“Türkiye’de gerçek işsiz sayısının 17 milyon 722 bin olduğu, emeklinin elektrik, su, doğal gaz faturalarını ödeyemediği, tencerelerin kaynamadığı bir dönemde; Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir ifadesi önünde Gazi Meclisteki on beş günlük çalışmalarımıza bakıyorum; Ak Parti gündeminde işsizliği bertaraf edecek, işçinin, emeklinin, EYT’linin, çiftçinin, çarşı ve pazardaki yangının, afetlerde zarar gören üreticilerin dertlerine derman olacak, bir tek düzenlemenin olmadığını görüyorum. Bekçi kanunu, Avukatlık Kanunu, Milletin derdine derman olmayacak ama sizin baskıcı anlayışınızı güçlendirecektir. Benden hatırlatması. İnanın, bu tutumunuz gidişinizi daha da hızlandıracaktır. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin alelacele gündeme getirildiği, kanunun bütünlük içinde ele alınmadığı, TSK’nin kurumsal yapısı ve askerî personele dair yığınla sorunun sadece birkaçını kısa vadeli, geçici ve yetersiz çözüm getirmeye yönelik olduğunu görüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk milletinin kalbinde, ruhunda her daim mümtaz bir yere sahiptir. İYİ PARTİ olarak kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve onun mensuplarının sorunlarının çözülmesi için samimi desteklerimizi esirgemeyeceğimizi, TSK ve TSK personelinin güçlenmesi çabalarına her zaman katkı koymaya hazır olduğumuzun bilinmesini isterim. Ne yazık ki bu yasa da Ak Parti klasiği olan torba yasa olarak getirildi. İyi Parti, 28 maddelik yasanın içerisindeki, 4 madde hariç, 24 maddeye olumlu bakmaktadır. Biz bugün burada bu yasal düzenlemeyi neden konuşuyoruz? Şanlı Türk ordusunun hain fetö casusluk ve terör örgütü tarafından kuşatılmasına, arkadan vurulmasına, kumpas kurulmasına izin verilmemiş olsa idi, Balyoz, Ergenekon davalarının savcılığı üstlenilmemiş olsaydı, zaferlerin arkasında Türk askerinin yüksek disiplin anlayışı olan, liyakati esas alarak terfi sistemini çalıştıran şanlı ordumuzun personel ihtiyacını karşılamak için bu düzenlemeye ihtiyaç olmayacaktı. Ordunun siyasetten uzak, kendi işini yapması gerekiyor.
15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri, kuvvet komutanlıkları ve Genelkurmay Başkanlığı ayrı ayrı 1 no’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Millî Savunma Bakanlığına bağlanarak köklü değişikliklere gidilmesi suretiyle hiyerarşik düzen bozulmuş, silah arkadaşlığı ruhu ve emir komuta zinciri maalesef tahrip edilmiştir. İktidar tarafından meclis huzuruna getirilen teklifin daha 1. Maddesinde İçişleri Bakanına Sahil Güvenlik ve Jandarma Genel Komutanlığı bünyesindeki astsubaylarımıza yaş uzatma yetkisi istenmektedir. Bu askerin içine siyaset sokmaktır. Bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Ordu içinde emir komuta zinciri önemlidir, yoksa ordu içinde ne disiplin ne moral ne de motivasyon kalır. Ondan sonra yaş haddini 55ten 60’a bile yükseltseniz görev yapacak askerî personel bulamazsınız. Tecrübesini tarihten, gücünü aziz Türk milletinden alan gözbebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri bir yandan yurt içinde hain terör örgütleriyle mücadele ederken bir yandan da yurt dışında, özellikle Irak’ta Suriye’de ve Libya’da görevlerini ifa etmektedir. Görevleri başında şehit olan tüm Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve büyük Türk milletine sabırlar diliyorum. Türk milletinin en önemli güç kaynağı olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan subay, astsubay, uzman jandarma, uzman çavuş, uzman erbaş ve erler ile Mehmetçiklerimizin lehine yapılacak tüm kanunlara tereddüt etmeden, seve seve destek veririz fakat TSKnin siyasete alet edilmesini kesinlikle istemiyoruz, çünkü siyasetin oyuncağı olan kuvvet komutanlığı personelinin moral ve motivasyonu bozulur. Örnek verecek olursak binbaşı rütbesindeki bir üstsubay, yarbay gibi tabur komutanlığı görevine atanmasına rağmen yarbaya verilen görev ve makam tazminatını alamamaktadır. Diğer bir husus, sözleşmeli subay ve astsubayların da muvazzaf personele kıyasla özlük haklarındaki farklılıklar, sözleşmelerinin yenilenmesinde personele güvence verilmemesi, hizmet süresi dolduğunda sınavsız devlet memurluğuna geçilme hakkına sahip olmamaları, kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli olarak çalışan personelin durumlarına uygun kadrolara geçilmesine yönelik düzenlemeler, kapsam dışında tutulmaları başta olmak üzere pek çok sorun yaşanmakta, maddi ve manevi yönden mağdur edilmektedirler. Bir başka husus da uzman çavuşlara 3600 ek gösterge sözünün verilmesine rağmen hâlen yerine getirilmemiş, ayrıca yirmi-yirmi beş yıl görevini yapan uzman erbaşlar görev şartını doldurmuş olmasına rağmen yaş şartını doldurmadığı için sivil memurluğa geçiyor ya da açıkta kalıyorlar. İşte bu kanun teklifinde bu mağduriyetleri gideren düzenlemeler yapılmalıydı.”