Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri kolunda Genel Yetkili Sendika Eğitim-Bir-Sen, eğitim çalışanlarının sorunlarına dikkat çekmek ve öğretmenlerin meslek kanunu talebini dile getirmek amacıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu vaatte kalmasın, hayat bulsun” çağrısıyla 81 ilde eş zamanlı olarak basın açıklaması düzenledi.
Adana’da Eğitim-Bir-Sen hizmet binasında gerçekleştirilen basın açıklamasını Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mehmet Sezer yaptı.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nü buruk kutladıklarını ifade eden Başkan Sezer; Türkiye’de resmî ve özel eğitim kurumlarında fiilen görev yapan 1 milyon 200 bin öğretmen varken, öğretmenin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar öğretmenlik mesleğini bütün olarak ele alan bir Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun olmamasının hukuki açıdan boşluk, mesleki açıdan ise yoksunluk olduğunu söyledi.
Öğretmenin etkinliğini artıracak, itibarını yükseltecek bir meslek kanununun hayata geçirilmesi için tek eksiğin kanunun çıkarılmasını hızlandıracak irade olduğunu vurgulayan Sezer; “11. Kalkınma Planı’nda da Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2023 Eğitim Vizyonu’nda da yer verilen Öğretmenlik meslek kanununun çıkarılması noktasında niyet ve kararlılığın kamuoyuna deklare edilmesinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, bugüne kadar kamuoyuna net, açık ve kesin bir içerik paylaşımı yapılmış değildir. Millî Eğitim Bakanlığı’nca yürütülen çalışma, hazırlanan taslak, öngörülmüş bir tasarı mutlaka başta yetkili sendika Eğitim-Bir-Sen olmak üzere, paydaşlarla iş birliği içinde ele alınarak olgunlaştırılmalıdır” dedi.
PISA’da yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinin çoğunda, öğretmenlere daha yüksek maaş verilmesi, eğitim geçmişinin daha fazla önemsenmesi, öğretmen niteliğinin artırılması ve öğretimin iyileştirilmesi odaklı eğitim harcamalarının payının daha fazla olması eğilimi bulunduğuna dikkat çeken Eğitim-Bir-Sen Adana Şube Başkanı Mehmet Sezer, öğretmenlik meslek kanunu ile ilgili başlıca teklif ve taleplerini şöyle sıraladı;
* Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi haksız ve çözüm yerine sorun üreten uygulamaları ortadan kaldırmayan bir düzenlemenin meslek kanunu niteliği kazanamayacağına inanıyoruz.
* Resmî eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamını emredici şekilde düzenlemeyen bir kanunun, öğretmene itibarını korumada yetersiz olacağını hatırlatıyoruz.
* Öğretmenlerin mesleki ilerlemelerini sağlayacak şekilde kariyer basamaklarının yeniden hayata geçirilmesinin meslek kanunu iddiasının ispatı için şart olduğunu düşünüyoruz.
* İstihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere, zorunlu hizmet gibi dayatmalara son verecek, öğretmeni motive ve teşvik etmeye, imkânlar, fırsatlar ve artırımlı haklarla ödüllendirmeye dair hükümlerin mesleği özendirmeye, mesleği yürütenleri güçlendirmeye ilişkin ön şart olduğunu biliyoruz.
* Öğretmenlerin atamadan yer değiştirmeye, yetişmeden gelişmeye, eğitim imkânlarından kariyer fırsatlarına, ehliyetten liyakate her konuda belirsizlikten, ayrımcılık ya da ayrıcalık kusurlarından kurtarmaya dönük hükümler meslek kanununun olmazsa olmazıdır.
* Eğitim ve öğretim süreçlerindeki vazgeçilmez unsurlardan biri olan eğitim kurumu yöneticiliği ve eğitim liderliği konusu bir sorun olarak değil, bir konum olarak meslek kanunu kapsamında düzenlenmeli, yöneticilik ve liderlik süreçlerine katılım, bu pozisyonlardaki mali, sosyal ve özlük hakları da mutlaka kanuni bir dayanak ve güvenceyle tanımlanmalıdır.
* Öğretmenin itibarının, statüsünün, hak ve imkânlarının, fırsat ve yetkilerinin artırılmasına dayanak yapılması gereken Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlerin ve eğitim kurumu yöneticilerinin mali haklarında, hak, yetki, sorumluluk ve toplumsal beklenti ekseninde gerçekleştirilmesi kaçınılmaz görünen artış gerekliliği, kamu maliyesi dengesi, bütçe olanakları vb. bahanelerin arkasına sığınılmadan çıkarılmalıdır. Aksi hâlde, eğitimde istenilen başarının sağlanamayacağı, meslek kanunundan beklentinin karşılanamayacağı bilinmelidir.
* Salgın süreci, okulun da öğretmenin de değerini; yokluğunun, eksikliğinin telafi edilemez niteliğini, toplumsal yapının ana direklerinden biri olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. Salgın sebebiyle eğitim-öğretim faaliyetlerinde bilinen ve alışılagelen usullerin zorunlu olarak terk edilmesi, öğretmenlerimizin fedakârlıkları, azimleri, çabaları olmasa, bu zorlu sürecin, öğrenme kayıpları başta olmak üzere, telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vereceğini bugün çok net görebiliyoruz.
Öğretmenlik Meslek kanunuyla ilgili yıllardır çalıştıklarına vurgu yapan Başkan Sezer; daha önce ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmene destek kanunu olmalı’ üst başlığıyla “Öğretmenlik Meslek Kanunu İhtiyaç ve Öneriler” başlıklı raporu kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatarak,”Öncelikle resmî veya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayacak, öğretmenlik mesleğinin bütün boyutlarını ele alacak bir yasal düzenlemeye duyulan ihtiyaç konusunda geniş bir toplumsal mutabakatın varlığı herkesçe kabul edilmelidir. Bu mutabakatın faydalı bir sonuç doğurması, meslek kanununun ‘öğretmenlerin statüsünü, toplumsal itibarını yükseltebilecek, haklarda kazanç sağlayacak, çalışma şartlarını iyileştirecek, şiddeti de önleyecek’ türden bir içerikle uygulamaya konulmasıyla mümkündür” dedi.
Eğitim çalışanlarının, yılda bir gün övgü cümleleriyle geçiştirilen anma günlerini beklemediğini söyleyen Mehmet Sezer açıklamasını “24 Kasım’da öğretmenlerimize verilebilecek en büyük müjde, haklarını koruyup geliştirecek, çalışma şartlarını iyileştirecek, uğradıkları şiddeti önleyecek, sorunlarına çözüm üretecek ve mesleklerinin itibarını hak ettiği yere taşıyacak bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun TBMM gündemine getirilmesidir. Zaman, vaatleri gerçeğe dönüştürme, hedefleri sonuca ulaştırma zamanıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, öğretmenlik meslek kanunun bir an önce hayata geçirilmesi umuduyla tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor, Öğretmenlik Meslek Kanunu vaatte kalmasın, hayat bulsun” diyerek tamamladı.